Çocukların yeni şeylere uyum yeteneği yetişkinlere göre çok yüksektir. Ama ilk aşamada ailelerinden ayrılmakta, yeni bir ortama güven duymakta, düzenli ve kurallı bir yere adapte olmakta güçlük çekebilirler. Aslında bu tepkileri, farklı bir ortama giren her insanda görülen şeylerdir. Bir yetişkin de ilk girdiği ortama hemen alışamaz. Bir yetişkinin bile bir ortama alışması için zamana ihtiyacı varken, bir çocuktan okula gittiği an oraya hemen alışmasının beklenmesi gerçekçi değildir. Bu yönden değerlendirirsek, çocuklar okula başladığı ilk günlerde ya da haftalarda gitmek istemeyebilir, ağlayabilir ya da aile ile pazarlık yapabilirler. Bu süreçte ailenin tutumu ve net duruşu çok önemlidir.
Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Ailenin özellikle de annenin hissettiklerini çok çabuk anlar ve hissederler. Aile çocuğun okula başlaması konusunda ne kadar tedirginse çocuk da o kadar tedirgin hisseder. Ne kadar rahat olurlarsa, gideceği kuruma ne kadar güvenirlerse çocuklar da rahatlar. Bu nedenle, aileler çocuklarını kreşe başlatma kararı verdiğinde, çocuktan önce anne-baba olarak kendilerinin buna gerçekten hazırlanması ve kararlarından emin olması gereklidir.
Başlamadan önce çocukla okul hakkında konuşmak, varsa kaygılarını paylaşmak, çocuğu rahatlatmak, anaokullarında sıklıkla yapılan faaliyetleri çocuğa yavaş yavaş tanıtmak önemlidir.
Anne-babaların çocuğunuzun önemli bir adım atmakta olduğunu kabul etmeleri ve onu desteklemeleri önemli olmakla birlikte, farkında olarak veya olmayarak, bu değişiklik konusunun üzerinde çok fazla durmaları, yaşayacağı değişikliği çok fazla vurgulamaları da çocuğun kaygısını artırabilir. Bu nedenle, çocukla yapılacak konuşmalar bir denge içinde ilerlemelidir.